Edebiyat Notları-1 Sait Faik Abasıyanık
“Yerimden kalktım. Aynaya doğru ilerledim. İki hanımın sessizce beni dikizlemelerine aldırış etmeden baktım. Ben de perişan bir haldeydim. Potinlerim çamur içindeydi. Şapkamın kurdelasında beyaz beyaz lekeler vardı. Yüzüm sapsarıydı. Gözlerim kıpkırmızı. Kenarlarından fırlayan saçlarımı toplamak için şapkamı çıkarınca şöyle parmaklarımla bir tarasam elimde kalacaklarını sandım. Şapkamı giyip kenarlarından fırlayan saçları içeriye tıktım. Dışarı çıktım. Merdivenleri indim. Vapur Kadıköy'den kalkmış geliyordu. Haydarpaşa İstasyonu'na baktım. Kocaman kapılarından ötede kırmızı yeşil fenerli, demir yollu, trenli, yolculu, meraklı, düşünceli, perişan, yerini bulmaya çalışan bir alem vardı. Her gün yüzlerce tren binlerce hikaye getiriyor, binlerce hikaye alıp gidiyordu. İstasyonun kapıları insan alıp insan veriyordu.”
-Sait Faik Abasıyanık/Hikaye Peşinde. Az Şekerli (s. 25-26). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
ReplyDeletegölgem gibi demiyorum
çünkü hasret yanımdaydı zifiri karanlıkta da
Ellerim ayaklarım gibi de değil
uykudayken yitirirsin elini ayağını
ben hasreti uykuda da yitirmiyordum
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
açlıktı, susuzluktu demiyorum
sıcakta soğuğu, soğukta sıcağı aramak gibi de değil
giderilmesi imkânsız bir şey
ne sevinç ne keder
şehirlerle bulutlarla türkülerle de ilgisiz
içimdeydi dışımdaydı
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
zaten elimde ne kaldı bu yolculuktan
hasretten gayrı
Nazım Hikmet
Gurbetliğimi hatırlattı(N) abla. :) Anlamlı katkın için teşekkür ederim. Sevgiyle...
Delete